Melal
1. Can sıkıntısı, usanç
“Melalimizi avutmak için bin türlü eğlence, bin türlü zevk icat ettik.” – Y. K. Karaosmanoğlu
2. Üzüntü, hüzün, dert
melal duymak
üzüntülü olmak, dertlenmek
“Her zaman, doğduğu, çocukluğunu geçirdiği memleketin rüzgârlarıyla bir melal duyardı.” – S. F. Abasıyanık